KBDH: Yaşamın Aslı Özgürlük Gücü Olarak Mücadele Eden, Direnen Tüm Kadınlara!

1177

KBDH olarak bu 8 Mart’ta birinci yılımızı doldurur iken, sürecin bizlere çok büyük sorumluluk ve görevler yüklediğinin bilincindeyiz.

8 Mart özgür, eşit ve adaletli bir yaşam için direnen, erkek egemenliği tarafından ezilen tüm kadınların günüdür. Yanan yüzlerce kadın işçinin özgür yürekleri üzerinden yükselen kutsal ve anlamlı bir gündür, bir direnme günüdür. Bugün bu direnişin bayrağı Afrin’de, Afrinli anaların, çocukların ve YPJ’li savaşçıların elinde gururla yükseliyor. Yine Afrin için, Afrin’deki kadınların mücadelesi için günlerdir dünyanın her yerinde ayakta olan, mücadele eden kadınların mücadelesiyle daha da yayılıyor, dünya çapında bir kadın direniş ruhu örülüyor. Erkek egemenlikçi, faşist cinsiyetçi sisteme karşı kadınlar dünya çapında bilinçleniyor, örgütleniyor, harekete geçiyor. 21. Yüzyıl boydan boya kadın mücadelesinin geliştiği bir yüzyıl haline geliyor.

En başta Chicago’dan Afrine dalga dalga yayılan, elden ele aktarılan bu kadın direniş ruhunu selamlıyor, tüm direnen mücadele eden, var olma savaşı veren kadınların 8 Mart günlerini kutluyoruz. Yine zindanlarda erkek egemenliğinin en çıplak zoru ve çirkin yüzü ile karşı karşıya olan ve büyük bir irade ile direnen kadın yoldaşlarımızın 8 Martını kutluyoruz. Ve inanıyoruz ki dünyada var olan tüm sömürü, savaş ve kadın tecavüz ve katliamları, kadınların onurlu ve yürekli mücadelesiyle son bulacak, tüm günler 8 Mart olacak, kadınların günü olacaktır.

Yine 8 Mart vesilesiyle ölümü göze alıp da köleliği asla kabul etmeyen ve bu uğurda kendini feda eden tüm kadın şehitlerini anıyor, Türkiye ve Kürdistan devrim mücadele süreçlerinde büyük emek vermiş, bedel ödemiş tüm kadın şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Şehitlerimize kadın devrimini, kadın özgürlük ve eşitliğini bir yaşam zaferine dönüştürmenin kararlılık sözünü veriyoruz. Bu büyük değerlerimize ancak özgürlük mücadelesini büyüterek cevap olabilir, borcumuzu ödeyebiliriz.

KBDH olarak bu 8 Mart’ta birinci yılımızı doldurur iken, sürecin bizlere çok büyük sorumluluk ve görevler yüklediğinin bilincindeyiz. Birinci yılımızda her ne kadar kısmi bazı gelişmeler açığa çıkmışsa da, coğrafyamızda ve dünyamızda kadın etrafında yaşanan sömürü, baskı, katliam düşünüldüğünde yerine getirmemiz gereken daha çok görevler vardır. En başta da şehitlerimize borcumuz vardır, birinci yılımızda bu borcu layıkıyla ödemenin kararlaşması içindeyiz.

Topraklarımızda yaşamı kana bulayan, çirkinliğe, ahlaksızlığa bulayan bu faşist, erkek egemen zihniyetlere karşı mücadeleyi büyütmek, artık biz kadınların vazgeçilmez var olma mücadelesidir. Fiziki ve manevi olarak kadınlık yok olma saldırıları ile karşı karşıya. Örgütlenen direnen kadın, normal toplum ve aile yaşamında erkeğin hükmünü kabul etmeyen, karşı koyan kadın büyük bir vahşetle ezilmeye, yok edilmeye çalışılıyor. Bugün Türkiye’de resmi DAİŞ’li olmayan ancak tamamen DAİŞ tarzında kadın öldüren, işkence yapan, zulüm gerçekleştiren bir erkek egemen tarz geliştiriliyor. Bunun sorumlusu AKP’dir, devlettir, erkek egemenlikçi sistemdir. Bir yandan Afrin’e işgalci, sömürgeci bir savaş, sefer dayatılıyor, diğer yandan içeride kadınlara karşı, çocuklara karşı sapıklaştırılmış erkeklik üzerinden seferler dayatılıyor. İnsanlık, ahlak, vicdan yok ediliyor ve yaşam öldürülüyor.

Bu 8 Mart’ta Türkiyeli, Kürdistanlı kadınlar olarak bu sömürgeci, fetihçi, cihatçı, tecavüzcü devlet ve erkek savaşına karşı sesimizi yükseltmeliyiz. TC’nin bu her yönüyle kirli savaşına karşı çıkmalıyız. Özellikle de analarımız, her türlü çirkin amaçlar taşıyan bu savaşa hayır demeli, çocuklarını göndermemelidir. Evlere tabut içinde dönen oğullarının hesabını bu AKP’ya, MHP’ye sormalıdır. Yaşamı bu kadar acıya, sömürüye, çirkinliğe, karanlığa boğmalarının hesabı sorulmalıdır.

Erdoğan ve ekibinin çıkarları için geliştirilen bu savaşta, mazlum bir halk soykırıma tabi tutuluyor, Türkiyeli halklar kandırılıyor, katlediliyor, kadınlar daha çok tecavüz, katliam ve haksızlığa maruz kalıyor. Çocuklar her anlamda daha çok eziliyor. Ekonomik olarak yoksullar daha yoksul, zenginler daha zengin oluyor.

Tüm bunlara karşı Türkiye’de kadınlar duyarlı, sorumlu ve hareket halindedir, önemli bir mücadele vardır. OHAL ve savaş koşullarında bu çok büyük bir anlama sahiptir. Bu 8 Mart’ta ise var olan bu mücadeleyi daha yükseltmeli ve tüm dayatılan faşist saldırılara karşı hayır demeliyiz. Mücadeleyi derinleştirerek her yerde, tavır koymalı, protesto etmeli, direnmeliyiz. Her yeri bir kadın direniş mevzisi haline getirmeliyiz. Afrin kadın direnişi ile dayanışmalıyız. Kadın direnişi, kadınların “hayır” deyişi, bu AKP ve MHP’nin kirli sömürgeci ve erkek egemenlikçi iktidarına son verecektir. Bu nedenle her yerde sesimizi yükseltelim, birleştirelim ve bu faşizmi yerle bir edelim. Bu 8 Mart’ı böyle anlamlandıralım.

Kahrolsun Erkek Egemenliği!

Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Mücadelesi!

Yaşasın Birleşik Kadın Devrim Mücadelemiz ve Örgütümüz KBDH!

KBDH Konseyi

7 Mart 2018

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız