‘71 Devrimci Kopuşunun Önderlerinden İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür! – DKP/Birlik

928

Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor. Belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak”

İbrahim Kaypakkaya

Bu topraklarda, düzeniçiliğin ve reformizmin hakim olduğu zamanlarda karanlığı yaran gün ışığı misali zuhur eden bir devrimcilik gelişir. Dünya çapında etkili olan 68 isyanının rüzgarını yelkenlerine doldurmuş olan Mahir Çayan, Denizler ve İbrahim Kaypakkaya, Paramazların, Mustafa Suphilerin bu coğrafyaya çaldıkları sosyalizm davasının yılmaz savunucuları olarak bir yol açıyorlardı. Onyıllar boyunca Türkiye solu reformizmin, revizyoninizmin ve oportünizmin bataklığı içinde bir yol bulmaya çalışıyordu. Ancak sistemden ve egemen ideolojiden kopamayan hiçbir özne bu düzene karşı koyamaz, devrimci zamanların inşacısı olamazdı. Fakat 68 gençlik hareketinin ve öğrenci ayaklanmalarının, amfilerden sokaklara örülen direnişlerin, okul işgallerinin, 6. Filo eylemlerinin, 15-16 Haziran direnişinin, işyeri işgal ve direnişlerinin, 12 Mart faşist cuntasına karşı mücadelenin içerisinde, eylemin ateşinde pişen gençlik önderleri; bu mevcut akış yönünü bozuma uğratacak, onu dağıtacak devrimci çıkışı ve devrimci kopuşu örgütlemiştir.

Deniz’in, Mahir’in ve İbrahim’in kavgası; o günün mevcut ve hakim solun karşısında devrimci konumlamış ve kopuştur. İleri atılma ruhu ve cüretidir. Yeni bir devrimciliğin, devrimci teorinin ve eylemin üretimidir.

71 devrimci kopuşu, silahlı mücadele ve silahlı devrim fikrinin pratiğe geçirilmesidir. İktidar aygıtının zor yoluyla yıkımını ve yeni bir kuruculuğu işaret etmiştir. Devletin ve sistemin karşısında konumlanarak, devrimci savaş perspektifi temelinde yeni bir mücadelenin, yeni bir örgütlenmenin ve kadrolaşmanın üretimidir. Salt devrimci pratik temelde değil; mevcudun eskimiş, hapsolmuş, donmuş ve durağanlaşmış teorisinin karşısına canlı bir devrimci teorinin yaratımını da esas almıştır. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkayalar gencecik bedenleriyle büyük bir dava uğruna savaşmaya cüret etmiş ve bu kavgayı, bu topraklarda canlarından geçerek yaratmışlardır. 71 devrimci kopuşu; mücadelede devrimci iradenin, tutumun ve tavrın nasıl olması gerektiğinin net ve keskin çizgisini ve ölçüsünü ortaya çıkarmıştır. Devrimci dayanışmanın, yoldaşlığın ve adanmışlığın nasıl örüldüğünü bizlere göstermiş ve miras bırakmıştır.

İbrahim Kaypakkaya yoldaş böylesi bir devrimciliği inşa etmiş ve oluşturmuştur. Kuşkusuz İbrahim yoldaşı oluşturan ve O’nu ayıran teorik ve pratik yönleri ifade etmezsek olmaz. Herkesin köşe bucak kaçarak uygun koşulların gelişini beklediği; devrim, direniş, silahlı mücadele vb. her konuda geriye doğru kaçtığı dönemde, İbrahim Kaypakkaya en ileriye, tereddütsüz ateş hattına fırlamış, devrim ateşini yakmaya, harlamaya soyunmuştur. İbrahim yoldaş, bu koşullarda, yalnız devrimci inadı devam ettirmez; komple bir atakla, o günün koşullarında en ileri noktadan teorik, ideolojik, pratik ve örgütsel inşaya soyunur. Ateş altında, ateşten kızgın görüşleri ileri sürer.

İbrahim Kaypakkaya, kendisini komünist topluma, onun mücadelesine, tahayyülüne, yıkıcı aklına ve eylemine adamıştır. O, ateşten gömleği giyerek dönemin solunun en geri yanlarına savaş açmış; millicilikle, şovenizmle barışık genel sol bilincin tüm kirli yanlarına saldırmıştır. Bu anlamda genel siyasal bilinçte, tartışılmaz olan Kemalizm ikonunu yıkmıştır. Tabu olan, konuşulmayan Kürt realitesini gündemleştirmiş, ulusların kendi kaderini tayin hakkına işaret etmiştir. Onun teorik siyasal duruşundaki özgünlük; keskin Kemalizm eleştirisi ve bunun devamı olarak Kürt ulusal sorununa yaklaşımdaki netliğidir.

Tarihsel toplumsal belleğin bilinç altına attığı Türk egemen sınıflarının Ermeni soykırımı suçunu yüksek sesle ifade etmiş, bu anlamda azınlık hakları sorununu ortaya koymuştur. Bu kavgasıyla temiz ve parlak bir enternasyonalist bilincin tohumlarını bu topraklara ekmiştir.

İbrahim Kaypakkaya, direniş ve mücadele çıtasını hep yükseğe koymuştur. Buna aylar süren Diyarbakır zindanları tanıktır. Başeğmeyen, ser verip sır vermeyen bir devrimcidir. Ama bundan ötesi vardır. O ateşten bir inanç kümesidir; kitle önderidir, halka ve devrime sınırsız bir güvendir, çelikten bir iradedir. Türkiye egemenlerinin İbrahim’de yok etmek, imha etmek istedikleri Türkiye ve Kürdistan devriminin birleşik mücadelesi ve geleceğidir. Fakat bu topraklar çelik misali suyu almıştır ve aldığı bu suyu unutmayacaktır.

Yine bir 18 Mayıs’ta PKK öncü kadrolarından enternasyonalist devrimci Haki Karer, Antep’te bir provakasyon sonucu katledilir. 1977’de henüz PKK kuruluşunu ilan etmeden önce, Kürdistan devriminin tohumlarını saçmak için Kürdistan’a, Karadeniz’in bağrından kopup gelen bir devrimcidir Haki Karer.

Bir başka yıl, bir başka 18 Mayıs… 12 Eylülün karanlığını yırtmak için 1982 yılında, faşizmin karanlığının en koyu zamanlarında, zulmün buz kestiği Diyarbakır zindanında katliam boyutlarında yaşanan işkencelere karşı Dörtler, 18 Mayıs’ta, kendilerini ateş topuna dönüştürerek faşizmin üzerine yürür ve ölümsüzleşirler.

Türkiye ve Kürdistan devrim mücadelesinde Mayıs ayı, şehitler ayıdır. Mayıs ayında devrim ve sosyalizm mücadelesinin yol açıcılarını, öncülerini, önderlerini sonsuzluğa uğurladık, mücadelelerini rehber ediniyoruz. Mayıs şehitlerini anıyor ve onların yolunda kararlılıkla yürüyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Bu bilinç ile AKP-MHP faşizminin halklara dayattığı yok oluşa ve savaşa karşı, bu mirasın yılmaz savunucuları ve sahipleri olarak zorlu bir kavganın içerisinde ilerleyecek, birleşik devrim mücadelesini büyüterek faşizmi yeneceğiz!

İbrahim Kaypakkaya Ölümsüzdür!

Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Mayıs Şehitleri Ölümsüzdür!

Şehit Namirin!

Yaşasın Birleşik Devrim Mücadelemiz!

DKP/Birlik