Orhan Yılmazkaya: Tersine Çevrilmiş Dünyayı, Tersine Çevirmek İçin Yola Çıkmak!.. – Hevi Devrim

2570

Özgürlük mücadelesi veren halklar için tek çözüm olarak silahlı mücadeleye inanıyorum ve ben inançlarımın bir sonucuyum. Pek çok kişi bana maceracı diyecek, öyleyim yalnızca farklı biriyim ve inandığı gerçekleri göstermek için postunu ortaya koyanlardanım. Bu benim sonum olabilir. Sonumu aramıyorum ama olasılıkların mantıklı hesabı içinde bu da var.”

Che Guevara1

Her ölümsüzleşenimiz koyduğu noktayla kendi tarihini de inşa eder. Çünkü tarih yazımı bu son noktayla birlikte başlar. Orhan Yılmazkaya tarihini Bostancı’daki o evde yazar. Polis telsizinde tarihsel olarak haklı olmanın vakurluğu ve “tersine çevrilmiş dünyayı tersine çevire”bilmenin mevcut dinamiklerini görüyor olmanın bilgeliğiyle konuşur. Hesap sorar. O “an”ı örgütlemesinde tarihin rolüne işaret eder. Bu aynı zamanda insanlığın komünal tarihine de bir işarettir. Ve aslında kendi tarihini inşa eden fiili gerçekleştirirken, fail olurken, o, orada geleceği inşa eder.

Yazılarında sık sık atıfta bulunduğu Galeano’nun “Beni topraktan yarattılar ama tarihle de yoğurdular.”2 sözü tam da onu ifade eder. Gelecek, anda örgütlenir. Ancak tarihsel bir arkaplanla birlikte örgütlenir. O’nun son konuşmasında, Şeyh Bedreddin’e, Thomas Münzer’e, yakın tarihten Mahirlere yaptığı vurgu tam da bunun ifadesidir. Bir tarihselliğin içerisinden, ona yaslanarak, onu çağırarak örebiliriz geleceği. Orhan Yılmazkaya, devrimci kopuş hamlesiyle, Türkiye Devrimci Hareketi için geleceğini örgütleyendir. 2000’ler sonrası gelişmiş olan tasfiyeci dalganın da bir sonucu olarak, Türkiye Devrimci Hareketi’nin silahla arasına koymuş olduğu mesafeyi sorgulatmıştır eylemiyle. Sonraki dönemde, çizginin bu tarafına geçen devrimci örgütlerin de silahlı mücadeleyle, devrimci şiddetin örgütlenmesiyle aralarındaki mesafeyi ortadan kaldırmalarında Orhan Yılmazkaya’nın bu devrimci kopuş hamlesi etkili olmuştur.

Bir devrimcinin önderleşmesi kuruculuğunda saklıdır. Geleceği inşa etmesinde yani.

Orhan Yılmazkaya yaşamıyla da ölümüyle de bir yol açmıştır. Onu bu misyonundan yalıtarak ele almak, onun tarih yapıcı özne olarak rolünü anlamamak demektir.

Yeni dünyaların tüm dünyada ayak seslerinin duyulmaya başlandığı bugünlerde, “doğru” sadece Kürdistan da, Ortadoğu’da değil, ezilenlerin tüm meydanlarında bir yanlışlık anı olmaktan çıkartılacaktır. Tersine çevrilmiş dünya, tersine çevrilecektir. Felsefe baş aşağı durmaktan kurtulacak, siyaset halklaşacak, gerçeğin sesi büyük bir orkestra misali dünyaya yayılacak, kadın on bin yıllık kölelik zincirini kıracak, halklar kimliklerini saklamak zorunda kalmayacak, emekçiler dünyayı yeniden kuracaktır.”

Daha tüm gemileri yakıp yüzünü Kürdistan dağlarına dönmeden önce, tersine çevrilmiş dünyayı tüm görüngüleriyle -felsefik, ideolojik, politik, örgütsel, kültürel her yönüyle- serimleyerek teşhir eden Eduardo Galeano’nun Tepetaklak /Tersine Dünya Okulu kitabının çevrilmesi ve basılması sürecinin bir parçası olur. Galeano’nun deyimiyle bu “suç”a iştirak eder.

Tepetaklak / Tersine Dünya Okulu’nun bir çok suç ortağı var, diyor Galeano ve onun yaratımında katkısı olan herkesi sıralıyor. Sonra bu suçtan uzak duran Türkiyeli okuru bu suça bulaştıranları, bir “çete” olarak anıyor Türkçe basımına önsözünde. İşte bu “çete”nin bir üyesi de, Bülent Kale’nin çevirisini ilk okuyan ve değerlendirmeleri ile katkı sunan Orhan Yılmazkaya’dır. Galeano onu da anmadan geçmiyor. Suça eğilimli bir kişilik olduğu ta o zamanlardan belli! Çünkü, tersine dönmüş dünyanın güçlü bir teşhirini yapan bu kitabın Türkiyeli okura taşınmasını önemsiyor Orhan Yılmazkaya. Tersine dünyanın bilince çıkarılması ve tersine çevrilebilmesi için. Sonra bu yetmemiş olacak ki artık, tersine çevrilmiş dünyayı tersine çevirme sürecini hızlandırmak için yola çıkmıştır Orhan Yılmazkaya. Onun Kürdistan dağlarını mesken eylemesi ve sonra donanım kazanmış olarak Türkiye metrapollerine akması tam da bu tersine çevirme eyleminde katalizör olma arayışı ve arzusundan olsa gerek.

Evet, tersine çevrilmiş dünyayı tersine çevirmek için yola çıkmıştır Orhan Yılmazkaya. Ve bunun silahlı mücadele ile olacağına inanmaktadır. O, devrimci zor olmadığında, devrim yapabilmenin ve tersine çevrilmiş dünyanın tersine çeviremeyeceğini biliyor ve bu yalın gerçeğe inanıyordur. Ve o da, tıpkı Che gibi inançlarının bir sonucudur. İnandığı gerçekleri göstermek için hayatını ortaya koyandır! Tepeden tırnağa devrimdir/devrimcidir!

1 E. Galeano, Biz Hayır Diyoruz, Che’nin annesine yazmış olduğu sön mektuptan sf. 90

2 E. Galeano, Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri, sf 64.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız