Tarlakuşlarının Şarkısını Söyleyecek, Faşizmi de Tecridi de Yıkacağız!

1738
tarlakuşu neden uçmasın
(bir acı şarkı düştü dudaklarıma
kelebeklerin kanatlarında dolaştığım gökyüzü
dindirmez oldu ağrısını gönlümün
neredeyim, nicedir burdayım, neden
tarlakuşu neden uçmaz şarkısını söylerken)
(…)
ve bir gece yarısı uyandığımda
pusulam yoktu yanıbaşımda
bir deniz feneri yanıp sönüyordu, ıssızdı yörem
cebimden
bir ıtır kokusu yayıldı doğaya
ölüm cininden Sisyphos’u
dolunaydan Endymion’u
ve Bobby Sands’den tarlakuşunu dinledim
cebimde
boy atmış bir ıtır vardı yalnızca
Orhan Alkaya

“Daha önce okuduğum bir söz bugün aklımda yankılandı: “Bir insanın hayal kurma yeteneğini ondan kimse alamaz. İstediğiniz kadar zindanlara atın; akla hayale sığmaz ağır işlere koşun; hayatın içindeki şiir ve müziği bulma becerisini ondan asla alamazsınız.” Fark ettim ki burada bana zulmedenler zihnimin pencerelerini kapatmaya çok uzun süre önce başlamış ve hala bunun için uğraşıyorlar.” (Bobby Sands)

Zihninin pencerelerini açık tutmak ve kendisi ile birlikte bir halkın da zihninin pencerelerini açık tutmak için direndi Bobby Sands. Hapsedildiği H bloklarında tüm zulme ve kimliksizleştirmeye karşı İrlanda halkının özgürlük mücadelesini tutkuyla savundu. Şiiriyle, şarkısıyla, kalemiyle direndi; yetmedi bedenini sürdü namluya. Sonuna kadar gitti. Özgürlüğe sevdalı bir tarlakuşu olarak kendisine çizilen sınır çizgilerini yok etti, özgürleşti.

Yarım Kalmış Bir Şarkı, Bobby Sands’ın hayatını anlatan kitabın ismidir. Bedenini açlığa yatırmış bir özgürlük savaşçısıdır Bobby Sands. Hapishanedeyken halkı tarafından milletvekili seçilmiştir. Bir şair, bir müzisyen, bir yazar ama en başta bir özgürlük savaşçısı, bir militandır. Onun tüm diğer kimliklerine karakterini veren de budur. O bir tarlakuşudur. Kafeste yaşamamak için sonuna kadar direnen ve bu uğurda hayatını veren bir tarlakuşu… Onun şarkısı yarım kalmıştır, Leyla Güven’in ve bedenini açlığa yatıran tutsaklarınki yarım kalmayacak. Yarım kalmış hikayeleri, şarkıları, şiirleri tamamlamak değil birlikte hikayeyi devam ettirmek, şiiri yazmak, şarkıyı söylemek için Leyla Güven’in talebi talebimiz, eylemi eylemimizdir diyoruz. Çünkü “tarlakuşunun şarkısı, seslerin daima ahenk içinde oynaştığı, hayatın ta kendisini hatırlatan bir şey”. Ve biz hayatın ta kendisini istiyoruz.

Faşist devlet bir halkı nasıl teslim alabilir? İlk önce öncülerinde simgeleşen iradesini kırarak… Hapishanelerdeki siyasi tutsaklara dönük tecrit saldırısının dünyanın her yerindeki anlamı budur. Kürt halkı şahsında ise tecritin çok daha derin bir anlamı var. Bir halkın varoluşunu sağlayan bir hareketin önderine uygulanan mutlak tecritten bahsediyoruz çünkü. Bu anlamda, Kürt halkı şahsında irade kırma hedefinin sivri ucu İmralı’dır. Kürt halkının varoluşunu ve kendi kaderini belirlemek için yapmış olduğu devrimci atılımı engellemek için çocuğundan yaşlısına, gerillasından siviline, kadınından erkeğine tüm halkın üzerinde estirilen katliam ve terör politikaları bu halkın iradesini kıramamıştır, kıramayacaktır. Çünkü ona ruh veren ulusal özgürlük mücadelesinin öncü partisi ve onun önderinde bir irade kırımını gerçekleştirememiştir.

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit, bir halka uygulanan tecrittir. Bir halkın varoluş hakkına saldırıdır. Bir halkın kendisine dair hayal kurabilme hakkını gaspetme amaçlıdır. Leyla Güven’in ve içerideki tutsakların açlık grevi eylemi, bir halkın hayal kurma yeteneğini elinden almak, kendi kaderini belirleme hakkını gaspetmek isteyenlere karşı bir duruştur. Bu bir itiraz değil sadece, hayatın içindeki şiir ve müziği söyleme iradesidir. Bir halk, kaderini bağladığı bir iradeyle soluk alıp verebilir ancak. İşte bu yüzden bu iradeye ölümüne sahip çıkar.  Bir insan şahsında iradesine, özgürlüğüne, geleceğine kilit vurulan Kürt halkı ve faşizme karşı mücadele eden Türkiye halkları tarlakuşlarını yalnız bırakmayacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız