AKP-DAİŞ Faşizmine Karşı Savaşmak İnsanlığı Savunmaktır – Ulaş Bayraktaroğlu

1274

“Saatlerimizi devrime ayarlamalı,

ayakkabılarımızın bağcıklarını sıkı bağlamalıyız.”

Aziz Güler

AKP-DAİŞ faşist hiziplerini yaratan bataklık kurutulmalıdır

AKP-DAİŞ faşizmi farklı konjonktürlerde egemen sınıfların ihtiyacı doğrultusunda değişik biçimlerde örgütlendi ve ortaya çıktı. Türkiye’nin, Irak’ın ve Suriye’nin belli bölümlerini kapsayacak şekilde iktidar gücü olarak konumlandı ve konumlandırıldı. ABD ve onun etkin olduğu emperyalist kampın, AKP-DAİŞ faşizminin ortaya çıkışını bizzat planlayıp-planlamadığından daha önemli olan bu durumdan emperyalistlerin hegemonyalarını güçlendirme doğrultusunda faydalanıyor olmalarının tespit edilmesidir. 2000’li yılların başında nasıl AKP Türkiye’de iktidara gelerek ABD’nin Ortadoğu’ya siyasi ve askeri müdahalesinin önünü açtıysa son yıllarda Suriye’nin iç siyasi kriziyle ortaya çıkan DAİŞ de benzeri bir işlev gördü.

AKP-DAİŞ faşizminin yarattığı şişirilmiş (uluslararası medya tarafından) korku ortamından faydalanan ABD Suriye’ye müdahalesinin “meşruiyet” zeminini bir oranda yaratmış oldu. Çok açıktır ki ABD daha evvel Ortadoğu’ya yaptığı müdahalelerle yitirmiş olduğu “meşruiyetini” DAİŞ’in yarattığı ortamdan faydalanarak elde etmeye çalışmaktadır. ABD’nin amacı kendisini dünya çapında emperyalizmin baskın gücü olarak kabul ettirmektir. Bununla beraber ABD, Ortadoğu’da hem savaş bataklığına saplanıp hem de “meşruiyetini” işgalci konuma düşerek sorgulatmamak için yerel güçlerin savaşını “dışarıdan yönlendirmeyi” tercih etmektedir. Çok yakın zamanda Rusya’nın, Suriye’deki iç krize kuvvetli ve kararlı müdahalesi ise Ortadoğu’da kartların yeniden karılmasına yol açmıştır. Elbette ki uluslararası güçlerin hegemonya mücadelesinin bu biçimleri alacağı beklenmedik birşey değildi. ABD’nin rakibi olan uluslararası güçlerle bölgesel vekalet savaşları vasıtasıyla sürdürdüğü dünya hegemonyası mücadelesi zorunlu olarak ABD’yi öznel politik duruşu açısından çelişkili pozisyonlara sürüklemektedir.

ABD faşist AKP-DAİŞ rejimlerine karşı çıkarken, özünde AKP-DAİŞ’ten farkı olmayan Suudi Arabistan’la stratejik bir ittifak sürdürmektedir. Suudi Arabistan’ın islam maskeli gerici faşist örgütlerin finansörü ve destekçisi olduğu aklı başında herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte ABD bölgede İsrail siyonizminin baş destekçisidir. Diğer taraftan ABD’nin bir dönem faydalandığı AKP-DAİŞ örgütlenmeleri Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta gelinen noktada başına bela olmuştur.

AKP, Türkiye’de iktidar gücüne dönüşünce, bölgesel güç olma hevesiyle hamisi ABD politikasından görece özerk bir siyasal bir konumlanış sağlamaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda AKP, Ortadoğu’daki bölgesel güçlerle (Barzani, DAİŞ, ÖSO-El Nusra vb.) ve ABD, AB-Japonya emperyalist bloğuna rakip Rusya-Çin bloğuyla özel ilişkiler kurmak istemektedir.

AKP-DAİŞ faşizmi teşhir edilmelidir

AKP-DAİŞ faşizmi bir ittifaklar politikasının sonucu olmaktan çok, ortak bir muhtevaya sahip olmanın sonucudur. Haziran 2014’te Musul’u işgal eden DAİŞ ile danışıklı dövüş yapan AKP hükümeti, Musul Konsolosluğu’nda çalışan 49 Türkiye vatandaşını DAİŞ’e rehin bırakarak, DAİŞ’i desteklediğini gizlemeye çalışmıştır. Rehinelerin serbest bırakılması bahane edilerek, DAİŞ’e birçok yardım yapılmış ve militanları serbest bırakılmıştır. AKP hükümeti DAİŞ’e hiçbir zaman ciddi tavır almadığı gibi zaman zaman DAİŞ’in faşist siyasetini, katliamlarını ve işkencelerini mazur göstermeye çalışan açıklamalar bile yapmıştır. DAİŞ, hükümetin sağladığı ortamda Türkiye’de rahatça örgütlenmiştir. DAİŞ’in Türkiye’deki hamisi ve yönlendiricisi Erdoğan’ın başında olduğu gizli terör örgütüdür. (Bu terör örgütü, günümüzde anayasa ve hukukun dışında olduğu halde tüm legal olanakları kullanmaktadır.) Dünyanın diğer ülkelerinden DAİŞ’e katılan faşistler en çok Türkiye yolunu kullanmışlardır. AKP ve Anadolu Ajansı, DAİŞ’e uzunca bir süre terörist bile dememiştir. Tutuklanan bazı DAİŞ çetelerinin AKP üyeleri çıkması AKP-DAİŞ örgütlenmesinin örtüştüğünün fiziki kanıtıdır. MİT tırlarıyla DAİŞ’e silah taşınmıştır. Hükümetin el altından DAİŞ’ten petrol satın aldığı bilinmektedir. Türkiye içinde birçok yerde DAİŞ’e tedavi, dinlenme ve askeri kamp alanları sağlanmıştır.

AKP-DAİŞ faşizminin temel özellikleri şunlardır:

1) Emperyalist güçler tarafından yaratılmış, desteklenmiş ve kullanılmıştır. (Her ne kadar uluslararsı güçler DAİŞ’in bugünkü geldiği aşamadan memnun olmasalar da.)

2) Anayasa, hukuk ve insan haklarını tanımamakta ve tüm demokratik süreçlerle pragmatik bir ilişki kurmaktadır.

3) Riyakarca halkın dini duygularını sömürmekte ve inançlarını istismar etmektedir.

4) Doğayı, tarihsel ve kültürel değerleri tahrip etmektedir.

5) Farklı yaşam tarzlarını yok etmeye çalışmaktadır.

6) Kadını meta olarak, bedenini ganimet olarak gören tecavüzcü kültürün savunucudur.

7) Sermaye ve paraya tapmaktadır. İşçilerin, emekçilerin baş düşmanıdır.

8) Hiçbir evrensel insan hakkını ve değerini tanımamaktadır. Cenazelere bile işkence edecek kadar düşkün bir harekettir.

9) Korku, baskı ve terörle halkın üzerinde hegemonya kurmaya çalışmaktadır.

10) Kendisine biat edenleri saflarına kabul ederek devşirmekte ve ona boyun eğenleri kapısının önünde beslemektedir.

Yukarıdaki maddeler AKP-DAİŞ faşizminin temel özelliklerini kalın çizgilerle anlatmaktadır. Buna benzer siyasi tespitler, toplumun birçok demokratik ve anti-faşist kesimi tarafından yapılmaktadır. Fakat siyasi tespit yapmaktan çok, yapılan tespitlerin pratik hayatta gereği yerine getirilirse bölge halkları yaklaşan falaketten kurtulabilir. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!” Zulmü bildiği halde susan ve daha ötesinde zulme karşı harekete geçenleri engellemeye çalışanlar ise en basit tabirle zulmün ortağıdır!

AKP-DAİŞ faşizmi kitlelerden tecrid edilmelidir

AKP gittikçe gerçekleştirdiği anti-demokratik, baskıcı, şovenist, sömürgeci uygulamalardan dolayı kitleler nezdinde teşhir olarak gerilemektedir. Geçtiğimiz genel seçimlerde yaptığı bütün hilelere rağmen aldığı yenilgi sonrasında sömürgeci politikalarını kirli savaşa dönüştürmüş, Kürt ve Türk halklarını birbirine düşürmeyi ve oluşan şovenist ortamdan faydalanarak güç elde etmeyi hedeflemiştir. AKP, kurduğu bu tuzağa düşmeyen halklara karşı gittikçe saldırganlaşmaktadır. AKP-DAİŞ faşizmine karşı bugün doğuda direniş en üst düzeyde sürmekte ve batıda halk bu direnişe önemli bir destek vermektedir. Ve genel olarak toplumun büyük bir kesiminde AKP-DAİŞ’in kirli savaş oyunu kabul görmemektedir. Bilinmelidir ki, kirli savaşı kabul etmeyen özgürlük, eşitlik ve adalet isteyen batıdaki Türkiye halkları yakın vadede AKP-DAİŞ faşizminin hedefi olacaktır. Saldırılara karşı hazırlıklı olmak halklarımızın başlıca görevi olmalıdır.

AKP-DAİŞ faşizmi ve onu yaratan sistem imha edilmelidir

Buraya kadar anlattığımız çerçeve, ne yapmalı sorusunu cevaplandırmamızı gerektirmektedir:

1) Topluma AKP-DAİŞ faşizminin gerçek yüzü sürekli ve gittikçe güçlenen bir propaganda tarzıyla anlatılmalıdır.

2) AKP-DAİŞ faşizmi hiçbir alanda muhatap alınmamalıdır.

3) AKP-DAİŞ faşizminin yuvalandığı parti, dernek vb.’leri halk tarafından kapatılmalıdır.

4) Faşizmi destekleyen medya organları ve sermaye grupları boykot edilmelidir.

5) AKP-DAİŞ faşizminin terör politikalarını yürüten her güçten misliyle hesap sorulmalıdır.

6) Her fabrikada, mahallede, okulda anti-faşist savunma komiteleri oluşturulmalıdır.

7) Devrimci güçlerin en geniş ve pratiğe uygun birleşik mücadele örgütü tesis edilmelidir.

8) İşçi sınıfı, emekçiler, ezilen halklar, aleviler, kadınlar, gençler; tüm ezilenler ve sömürülenler işyerlerinde, fabrikalarda, mahallelerde, okullarda özyönetim kurulları olarak örgütlenmelidir.

9) Halk kurulları, bulundukları alanlarda komünal yaşamı örgütlemeli ve özgürlük güçlerini meydana getirmeli, kesintisiz devrimci taaruz tarzıyla AKP-DAİŞ faşizmine karşı sürekli savaşım vermelidir.

10) Bahsettiğimiz devrimci savaşım örgütlenmesi, metropollerle taşra ve kır-köy örgütlenmesinin birleştirilmesini gerektirmektedir.

11) Devrimci savaşım tarzı AKP-DAİŞ faşizminin köhnemiş düzen partisine ve kullandığı çürümüş düzen kurumlarına karşı özgürlük gücünün gerilla tarzıdır.

 12) Faşist güçler, düzenin denetim alanından çıkmış binlerce devrimci savaş birimiyle yıldırılmalı, yıpratılmalı ve imha edilmelidir.

Birkez böyle bir devrimci perpektif hayata geçirilmeye başlayınca durdurulamaz ve herhangi bir şekilde engellenemez. Devrimci militanlar barikatı düşmana karşı kurmalı, düşmanın tüm mevzilerine karşı hiç durmadan saldırmalı, yüreklerini birbirlerine açmalı ve sadece işçi sınıfının ve ezilenlerin devrimci mücadele birliğinin gücüne güvenmelidir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız